top of page

Balık ve Sağlık

foto1_edited.jpg

İnsanların beslenmeleri ile sağlıklı yaşamları arasında doğrudan bir ilişki olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. Bir Çin atasözünde “ne yer sen, osun” der. Demek ki; yediklerimiz ve içtiklerimizin bünyemiz üzerindeki etkileri hemen ya da zamanla ortaya çıkmaktadır.
Balık ve diğer deniz ürünlerinin sağlıklı beslenmede önemli bir yeri bulunmaktadır. Protein içeriği bakımından oldukça zengin olan balık, yumurta, et ve süt gibi iyi kaliteli protein kaynaklarındandır ve vücudun bu proteinlerden faydalanma oranı yüksektir. Proteinlerin yapısını oluşturan 20 çeşit aminoasit arasından 10 tanesi esansiyel aminoasit olarak adlandırılır (Gökoğlu 2002; Varlık ve ark., 2011). Bu aminoasitler insan vücudu tarafından ihtiyacı karşılayacak düzeyde sentezlenemedikleri için dışarıdan beslenme yoluyla alınması gereklidir. Sistein, tirozin, histidin ve arjinin çocuklar için yarı zaruri aminoasitler olarak kabul edilmektedirler. Çünkü bunların sentezlenmesini yürüten metabolik reaksiyonlar çocuklarda tam olarak gelişmemiştir (Imura ve Okada 1998).
Balık eti, yağda çözünen ( A, D, E, K ) vitaminler ile suda çözünen B grubu vitaminler (B1, B2, B6, B12, biotin, folikasit, niasin, pentatonik asit) açısından zengindir, az miktarda da C vitamini içermektedir. Ayrıca, iyot, flor, krom, selenyum, kalsiyum, fosfor, magnezyum ve çinko mineralleri bakımından da zengindir (Çaklı 2010). İnsanlar için gerekli olan en az 13 vitamin tanımlanmaktadır ki, dokulardaki dağılımı düzensiz olmakla birlikte bunların hepsi balıklarda bulunur (Varlık ve ark., 2011).
Çeşitli alanlarda yapılan bilimsel çalışmalarla, insanların karşı karşıya kaldıkları bazı hastalıklarda besin maddelerinin ve beslenme alışkanlığının önemli rolü olduğu ortaya çıkmaktadır. Kolesterol yüksekliği ve kalp damar hastalıkları gibi hayati önem taşıyan hastalıklara kırmızı etin önayak olduğu bilinen bir gerçektir. Bu gelişmelere paralel olarak balık tüketiminin insan sağlığı üzerindeki olumlu etkisini ortaya koymak için çeşitli çalışmalar yapılmakta ve deniz ürünlerinde bulunan iki predominant omega-3 yağ asidi eikosapentaenoik asit (EPA) ile dokosaheksaenoik asit (DHA)’nın tedavi edici özelliği ile ilgili iddialar araştırılmaktadır. Esansiyel besin maddeleri olduğu belirtilen bu yağ asitlerinin migren türü baş ağrıları, eklem romatizması, bazı kanser türleri, yetişkinlerde şeker hastalığı, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, kalp damar hastalıkları, astım, alzheimer hastalığı ve bazı alerjilere karşı vücudu koruduğu bildirilmektedir. Beyin, retina, testis ve spermin yapısal bir bileşiği olan DHA, doku fonksiyonlarının uygun şekilde işlevi ile ilgilidir. Son çalışmalar prematüre bebeklerin dokularındaki DHA düzeyinin, normal sürede doğan bebeklerden daha az olduğunu göstermiştir. Beslenmelerinde omega-3 yağ asitleri olmayan bebeklerin, görme ve sinir dokularının gelişimi yetersizdir ((Turan ve ark., 2006; Bessler 2008; Varlık ve ark., 2011).
Sonuç olarak, insanların karşılaştıkları birçok hastalığa besin maddelerinin ve beslenme alışkanlıklarının neden olduğu pek çok çalışmayla ortaya konmuştur. Beslenme alışkanlıkları insan sağlığını büyük ölçüde etkilemekte ve balık ya da diğer su ürünlerinin tüketimi beslenmemizde çok büyük önem taşımaktadır. Dengeli ve sağlıklı bir beslenme için gerek besin değeri gerekse belli başlı hastalıkları tedavi edici ve önleyici etkileri nedeniyle balık ve su ürünlerinin haftada en az 2-3 kez tüketilmesinde yarar vardır (Oğuzhan 2011).

bottom of page